29. CÜZ 4. HİZİP


75-KIYAMET SÛRESİ القيامة Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
1-) Lâ uksimu Bi yevmil kıyameti;
1-) Kıyamet sürecindeki gerçekliğe;
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
2-) Ve lâ uksimu Bin Nefsil Levvameh;
2-) Ve Nefs-i Levvâme`ye (hakikate ters düştüğünü fark edip pişmanlığını yaşayan bilince) kasem ederim!
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُ
3-) Eyahsebul`İnsanu ellen necme`a `ızameh;
3-) İnsan, onun kemiklerini asla cem` etmeyeceğimizi mi sanıyor?
بَلَىٰ قَادِرِينَ عَلَىٰ أَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
4-) Bela Kadiriyne `alâ en nüsevviye benaneh;
4-) Evet! Onun parmak uçlarını bile tesviye etmeye (parmak izlerini bile aynen oluşturmaya) kaadirleriz.

بَلْ يُرِيدُ الْإِنْسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ
5-) Bel yüriydul`İnsanu liyefcure emameh;

5-) Hayır! İnsan, önündekini (ölümle başlayan yaşamı) yalanlarcasına azgınlaşıyor!

يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ
6-) Yes`elü eyyane yevmul kıyameti;

6-) “Kıyamet süreci (ölüm sürecinde yaşanacaklar) ne zamanmış?” diye sorar.

فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ
7-) Feizâ berikal besar;
7-) Gözünde şimşek çaktığında,
وَخَسَفَ الْقَمَرُ
8- ) Ve hasefel Kamer;
8- ) Ay tutulduğunda,

وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ
9-) Ve cumi`aşŞemsu velKamer;
9-) Güneş ve Ay bir araya geldiğinde!
يَقُولُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ
10-) Yekulul`İnsanu yevmeizin eynelmeferr;
10-) O süreçte insan: “Nereye kaçabiliriz?” der!
كَلَّا لَا وَزَرَ
11-) Kellâ lâ vezere;
11-) Hayır, (dışarıda) sığınak yoktur!

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ
12-) İla Rabbike yevmeizinil müstekarr;
12-) O süreçte (her birimin kendi) karargâhı Rabbinedir!

يُنَبَّأُ الْإِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
13-) Yünebbeül`İnsanu yevmeizin Bima kaddeme ve ahhar;
13-) O süreçte insanda, takdim ettiği (önceden gönderdiği) ve tehir ettiği (sonraya bıraktığı, yapmadığı) şeylerin bilgisi açığa çıkarılır.

بَلِ الْإِنْسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
14-) Belil`İnsanu `alâ nefsihi basıyretun;
14-) İşte (gerçek şu ki) insan, kendi nefsini değerlendiricidir! (“OKU yaşam bilgini {kitabını}! Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.” 17. İsrâ` Sûresi: 14. âyetini hatırlayalım. A.H.)

وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُ
15-) Ve lev elka me`aziyreh;
15-) Mazeretlerini öne sürse bile (bir şey değişmez)!
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ
16-) Lâ tuharrik Bihi lisaneke lita`cele Bih;
16-) Onu dilinle tekrar etme, Onu acele (muhafaza) için.

إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ
17-) İnne`aleyna cem`ahu ve Kur`âneh;
17-) Muhakkak ki Onu cem` etmek ve Onun okunması bize aittir.
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ
18-) Feizâ kare`nahu fettebı` Kur`âneh;
18-) Onu okuduğumuzda, Onun okumasına tâbi ol!
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ
19-) Sümme inne `aleyna beyaneh;
19-) Sonra, muhakkak ki Onun beyanı (açığa çıkarılması) da bize aittir.
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
20-) Kellâ bel tuhıbbûnel`acilete;
20-) Hayır! Bilakis siz acileyi (peşin olanı, dünyayı) seversiniz;
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ
21-) Ve tezerunel`ahırete;
21-) Sonsuz gelecek yaşamı bırakırsınız!
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ
22-) Vucûhun yevmeizin nadıretun;
22-) O süreçte yüzler ışıl ışıl parlar.

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
23-) İla Rabbiha nazıreh;
23-) Rablerine nazırdırlar!

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
24-) Ve vucûhun yevmeizin basiretun;
24-) O süreçte nice yüzler de asıktır!

تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
25-) Tezunnu en yuf`ale Biha fakıreh;
25-) (O asık yüzlüler) bellerinin kırılacağını hissederler!
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ
26-) Kellâ izâ beleğatitterakıye;
26-) Hayır! (Can) köprücük kemiklerine ulaştığında;
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ
27-) Ve kıyle men rak;
27-) “Kimdir ölümden kurtaracak?”
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
28-) Ve zanne ennehulfirak;
28-) Bilmiştir ki, yaşanacak o malûm ayrılık!
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ
29-) Velteffetissaku Bissak;
29-) Ayaklar dolanmıştır!

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ
30-) İla Rabbike yevmeizinilmesâk;
30-) O süreçte sevk rabbinedir!
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
31-) Fela saddeka ve lâ sallâ;
31-) Ne tasdik etti, ne salât eyledi (yöneldi Rabbine)…
وَلَٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
32-) Ve lâkin kezzebe ve tevellâ;
32-) Fakat yalanladı ve yüz çevirdi!
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ
33-) Sümme zehebe ila ehlihi yetemetta;
33-) Sonra da (benlikle) gerine gerine ehline gitti.
أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
34-) Evlâ leke feevlâ;
34-) Gereklidir sana, gerekli!
ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
35-) Sümme evlâ leke feevlâ;
35-) Evet, kesinlikle gereklidir sana gerekli!
أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى
36-) Eyahsebul`İnsanu en yutreke süda;
36-) İnsan, başıboş olarak bırakılacağını mı sanır?

أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنَىٰ
37-) Elem yekü nutfeten min meniyyin yümna;
37-) Dökülen meniden bir sperm değil miydi?
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
38-) Sümme kâne `alekaten fehaleka fesevva;
38-) Sonra katılaşmış kanda genetik yapı oldu da; yarattı, tesviye etti (amacına göre programladı).
فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَىٰ
39-) Fece`ale minhüzzevceynizzekere vel`ünsâ;
39-) Ondan iki eşi; erkek (bilinç – aktif yapı) ve dişiyi (beden – pasif – edilgen) (bilinç – beden) oluşturdu.
أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
40-) Eleyse zâlike BiKadirin `alâ en yuhyiyel mevta;
40-) İşte O (bunları yapan Allâh sistemi ve düzeni), ölüleri diriltmeye Kaadir değil midir?

76- İNSAN SÛRESİ الانسان Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا
1-) Hel eta alel`İnsani hıynün mined Dehri lem yekün şey`en mezkûra;
1-) Dehr`de insanın anılmadığı bir süreç yok muydu?
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
2-) İnna halaknel`İnsane min nutfetin emşâc* nebteliyhi fece`alnahu Semiy`an Basıyra;
2-) Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik.
إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا
3-) İnna hedeynahussebiyle imma şakiren ve imma kefura;
3-) Muhakkak ki biz ona o yolu (aklını kullanarak iman etme yolunu) gösterdik. Ya şükredici olur (Rabbini değerlendirir), ya küfür (gerçeği red) edici!
إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَ وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا
4-) İnna a`tedna lilkafiriyne selâsile ve ağlâlen ve se`ıyra;
4-) Muhakkak ki biz hakikat bilgisini inkâr edenler için silsileler (zincirler – toplumsal şartlanmalar ve değer yargıları), ağlal (boyun bağları – bedenselliğin bağları) ve saîr (alevli ateş – yanış) hazırladık.
إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
5-) İnnel`Ebrare yeşrebûne min ke`sin kâne mizacuha kâfura;
5-) Muhakkak ki Ebrâr (iyiler), mizacı (özelliği) kâfur (kalbe kuvvet veren bir içecek) olan bir kâseden içerler.
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا
6-) `Aynen yeşrebu Biha `ıbadullahi yufecciruneha tefciyra;
6-) (O kâfur), Allâh kullarının (kendi özlerinden) fışkırtıp akıtarak içtiği tükenmez bir kaynaktır.
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
7-) Yufûne Binnezri ve yehafûne yevmen kâne şerruhu müstetıyra;
7-) (O Ebrâr) ahdlerini tam yerine getirirler ve şerri yayılıp giden bir günden korkarlar!
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
8- ) Ve yut`ımunetta`ame `alâ hubbiHİ miskiynen ve yetiymen ve esiyra;
8- ) O`nun sevgisi ile yoksulu, yetimi ve ellerine mahkûm olanları doyururlar.
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنْكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا
9-) İnnema nut`ımuküm livechillâhi lâ nuriydu minküm cezaen ve lâ şükûra;
9-) “Yalnızca Vechullâh adına sizi yediriyoruz… Sizden ne bir karşılık ve ne de bir teşekkür istemiyoruz.”

إِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا
10-) İnna nehafu min Rabbina yevmen `abusen kamtariyra;
10-) “Muhakkak ki biz Rabbimizden, gazaplı ve çok çetin bir süreçten korkarız” (derler).

فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
11-) Fevekahumullâhu şerre zâlikelyevmi ve lakkahüm nadreten ve sürura;
11-) Bundan dolayı Allâh, işte o sürecin şerrinden onları korudu ve onlara bir parlaklık ve sürur verdi.

وَجَزَاهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا
12-) Ve cezahüm Bima saberu cenneten ve hariyra;
12-) Onlara sabırlarını cennet ve ipek ile cezalandırdı!
مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ ۖ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا
13-) Müttekiiyne fiyha `alel`eraiki, lâ yeravne fiyha Şemsen ve lâ zemheriyra;
13-) Onda koltuklar üzerine yaslanırlar… Orada ne güneş (sıcağı) görürler ve ne de zemherir (dondurucu soğuğu). (Bedensel duyular yoktur o yaşam boyutunda anlamına. A.H.)

وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا
14-) Ve dâniyeten `aleyhim zılaluha ve züllilet kutufuha tezliyla;
14-) Onun gölgeleri üzerlerine yakın, onun devşirilenleri (marifetleri) ise boyun eğdirilmiş hâldedir.
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِآنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا
15-) Ve yutafu `aleyhim Bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kânet kavâriyra;
15-) Gümüşten kaplar ve billur testiler dolaştırılır çevrelerinde.
قَوَارِيرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
16-) Kavâriyre min fıddatin kadderuha takdiyra;
16-) Miktarlarını kendilerinin takdir ettiği gümüşten billur kadehlerdir!
وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَبِيلًا
17-) Ve yuskavne fiyha ke`sen kâne mizacuha zencebiyla;
17-) Onda özelliği zencefil olan bir kâse içirilirler.
عَيْنًا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلْسَبِيلًا
18-) `Aynen fiyha tüsemma selsebiyla;
18-) Onda “Selsebîl” denen bir kaynaktır.
۞ وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَنْثُورًا
19-) Ve yetufu `aleyhim vildanun muhalledun* izâ raeytehüm hasibtehüm lü`lüen mensûra;
19-) Çevrelerinde ölümsüz genç hizmetliler dolaşır… Onları gördüğünde, saçılmış inci sanırsın!
وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيمًا وَمُلْكًا كَبِيرًا
20-) Ve izâ raeyte semme raeyte ne`ıymen ve mülken kebiyra;
20-) Nereye baksan (sırf) nimet ve büyük bir mülk olarak görürsün.
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ ۖ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
21-) `Aliyehüm siyabu sündüsin hudrun ve istebrakun, ve hullû esavire min fiddatin, ve sekahüm Rabbuhüm şeraben tahura;
21-) Üzerlerinde ince – lâtif ipekten ve kalın ipekten elbiseler vardır… Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir… Rableri onlara şarab`en tahura (temiz şarap) içirmiştir. (Tüm bu cennet tanımlamaları, 13.Ra`d: 35 ve 47.Muhammed: 15`teki açıklamalarla vurgulandığı üzere; “meselül cennetilletiy” yani cennetin temsil – benzetme yollu misali anlatımıdır. Bu gerçeklik unutulmaya. A.H.)
إِنَّ هَٰذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُورًا
22-) İnne hazâ kâne leküm cezâen ve kâne sa`yuküm meşkûra;
22-) Muhakkak ki bu sizin için cezadır (karşılık, yapılmış olanların getirisi)! İmanlı çalışmalarınız tam hakkıyla değerlendi!
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنْزِيلًا
23-) İnna nahnu nezzelna `aleykel Kur`âne tenziyla;
23-) Muhakkak ki biz, evet biz Kurân`ı, sana tenzîl ettik (bölüm bölüm açığa çıkardık sende)!
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
24-) Fasbir lihükmi Rabbike ve lâ tutı` minhüm asimen ev kefura;
24-) O hâlde Rabbinin hükmüne sabret ve onlardan hiçbir isyankâra yahut inatla inkâr edip gerçeği örtene uyma!
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
25-) Vezkürisme Rabbike bükreten ve asıylâ;
25-) Sabah – akşam Rabbinin ismini zikret (hatırla)!
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا
26-) Ve minelleyli fescud leHU ve sebbıhHU leylen taviylâ;
26-) Gecenin bir kısmında O`na secde et; O`nu tespih et gece içinde uzun şekilde.
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
27-) İnne hâülâi yuhıbbunel`acilete ve yezerune veraehüm yevmen sekıyla;
27-) Muhakkak ki bunlar, önlerindeki dünyayı seviyorlar ve arkasından gelecek çok zorlu bir süreci hesap etmiyorlar!

نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
28-) Nahnu halaknahüm ve şededna esrehüm ve izâ şi`na beddelna emsâlehüm tebdiyla;
28-) Onları biz yarattık ve onların bağlarını güçlü kıldık… Dilediğimiz vakit de onların benzerleri ile değiştiririz.
إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
29-) İnne hazihi tezkiretun, femen şâettehaze ila Rabbihi sebiyla;
29-) Muhakkak ki bu bir tezkiredir (hakikati hatırlatmadır)! Dileyen Rabbine (erdiren) bir yol edinir!
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
30-) Ve ma teşâûne illâ en yeşâAllâh* innAllâhe kâne Aliymen Hakiyma;
30-) Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz! Muhakkak ki Allâh `Aliym Hakiym`dir.
يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
31-) Yudhılu men yeşâu fiy rahmetiHİ, vezzâlimiyne e`adde lehüm `azâben eliyma;
31-) Dilediğini Rahmetine dâhil eder! Zâlimlere gelince, onlara feci bir azap hazırlamıştır!
77- MÜRSELÂT SÛRESİ المرسلات Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا
1-) Velmurselati `urfa;
1-) Andolsun o ardı ardına irsâl olunanlara;
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا
2-) Fel`asıfati `asfâ;
2-) Şiddetle esip de savuranlara;
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا
3-) Vennaşirati neşra;
3-) Diriltip ayağa kaldıranlara;
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا
4-) Felfarikati ferka;
4-) Seçip ayıranlara;

فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا
5-) Felmülkıyati zikra;
5-) Hatırlatıcıyı ilka edenlere (şuurda açığa çıkaran kuvveler. Mele-i Âlâ. Alûn melekler. “İlka” da, “likâ” da aynen “nefh” gibi derûndan zâhire ya da içten dışa doğru “şuurda” oluşan bir hâl, hissediştir. Ahfâ – Hafî {Sıfat tecellisi} – Sır {Esmâ tecellisi} – Ruh {Fuad – Esmâ mânâları yansıtıcısı} – Kalp {Şuur} – Nefs {Bilinç} sıralamasında, Ruh`tan kalbe yansımaları anlatır. “Halife – İnsan” bu mertebelerin tamamıdır ya da bu bütünlüğe “İnsan” adı verilmiştir; denebilir. Bundan yukarısının ise dile gelip anlatılması doğru değildir, denir. Allâhu âlem! A.H.)!

عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
6-) `Uzren ev nüzra;
6-) Özür (kabahati silmek için) yahut uyarı olmak üzere.
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ
7-) İnnema tu`adune levakı`;
7-) Vadolunduğunuz (bâ`s) mutlaka gerçekleşecektir!
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ
8- ) Feizennücûmu tumiset;
8- ) Yıldızlar silindiğinde (ışıkları görünmez olduğunda),
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ
9-) Ve izesSemâu furicet;
9-) Semâ yarıldığında,

وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ
10-) Ve izelcibâlu nüsifet;
10-) Dağlar savrulduğunda,
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ
11-) Ve izerRusulu ukkıtet;
11-) Rasûller (-Nebiler değil-) yeni işlevleri için yerlerini aldıklarında.
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
12-) Lieyyi yevmin üccilet;
12-) Hangi gün için ertelenmişlerdi?
لِيَوْمِ الْفَصْلِ
13-) Liyevmilfasl;
13-) Ayırt edilme süreci için!

وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
14-) Ve ma edrake ma yevmulfasl;
14-) Fasl (ayırt edilme) süreci nedir bilir misin?
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
15-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
15-) O süreçte (ölümle birlikte başlayacak ikinci yaşam sürecini) yalanlayanların vay hâline!
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ
16-) Elem nühlikil`evveliyn;
16-) Evvelkileri helâk etmedik mi?
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ
17-) Sümme nutbi`uhümül`ahıriyn;
17-) Sonra, ardı sıra gelenleri de onlara tâbi ederiz (onlar da helâk olurlar).
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
18-) Kezâlike nef`alu Bilmücrimiyn;
18-) İşte suçluları böyle yaparız!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
19-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
19-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!
أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ مِنْ مَاءٍ مَهِينٍ
20-) Elem nahlukküm min main mehiyn;
20-) Sizi basit bir sudan yaratmadık mı?
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَكِينٍ
21-) Fece`alnahu fiy karârin mekiyn;
21-) Onu güvenli bir mekânda (rahimde) oluşturduk;
إِلَىٰ قَدَرٍ مَعْلُومٍ
22-) İla kaderin ma`lum;
22-) Malûm bir kadere kadar!

فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
23-) Fekaderna* feni`melKadirun;
23-) Böylece biz takdir ettik! Ne güzel takdir edenleriz!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
24-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
24-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا
25-) Elem nec`alil`Arda kifâtâ;
25-) Arzı bir toplanma yeri kılmadık mı?

أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا
26-) Ahyâen ve emvata;
26-) Diriler ve ölüler için!

وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُمْ مَاءً فُرَاتًا
27-) Ve ce`alna fiyha revasiye şamihatin ve eskaynâküm mâen furata;
27-) Orada yüksek (haşmetli, azametli) sâbit dağlar oluşturduk ve size tatlı bir su içirdik.

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
28-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
28-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

انْطَلِقُوا إِلَىٰ مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
29-) İntaliku ila ma küntüm Bihi tükezzibun;
29-) Haydi, yalanlamakta olduğunuza gidin!

انْطَلِقُوا إِلَىٰ ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
30-) İntaliku ila zıllin ziy selasi şu`ab;
30-) Haydi, üççatallı gölgeye gidin (Hıristiyanların inandığı teslis – üçleme; Allâh – Ruh-ül Kuds ve Oğlu inancı kurtarsın bakalım sizi, anlamında)!

لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
31-) Lâ zaliylin ve lâ yuğniy minelleheb;
31-) Ne (ateşten) gölgelendirir ve ne de (renk renk) alevden kurtarır!

إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
32-) İnneha termiy Bişererin kelkasr;
32-) Muhakkak ki o saray gibi büyük kıvılcımlar atar!

كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
33-) Keennehu cimaletun sufr;
33-) Sanki o (kıvılcımlar) sarı dev halatlar gibidir!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
34-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
34-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنْطِقُونَ
35-) Hazâ yevmu lâ yentıkun;
35-) Bu, konuşamayacakları gündür.

وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
36-) Ve lâ yü`zenü lehüm feya`tezirun;
36-) Onlara izin de verilmez ki mazeret beyan etsinler!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
37-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
37-) O süreci yalanlayanların vay hâline!

هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ ۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
38-) Hazâ yevmulfasl* cema`naküm vel`evveliyn;
38-) Bu ayırt etme sürecidir! Sizi ve öncekileri bir araya getirdik.

فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
39-) Fein kâne leküm keydün fekiydun;
39-) Eğer bir hileniz varsa, hadi bana bir hile yapın!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
40-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
40-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
41-) İnnelmüttekıyne fiy zılalin ve `uyun;
41-) Muhakkak ki müttekîler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler.

وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
42-) Ve fevakihe mimma yeştehun;
42-) Canlarının çektiklerinden meyvelerle!

كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
43-) Külû veşrebû heniy`en Bima küntüm ta`melun;
43-) “Yaptığınız çalışmalardan dolayı afiyetle yiyin ve için!”

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
44-) İnna kezâlike neczilmuhsiniyn;
44-) Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hakk`tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
45-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
45-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُمْ مُجْرِمُونَ
46-) Külû ve temette`u kaliylen inneküm mücrimun;
46-) “Yiyin ve azıcık keyif sürün (dünyada)… Muhakkak ki siz suçlularsınız!”

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
47-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
47-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
48-) Ve izâ kıyle lehümurke`u lâ yerke`un;
48-) Onlara (müşriklere): “Boyun eğin” denildiğinde, rükû etmezler!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
49-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;
49-) O süreçte yalanlayanların vay hâline!

فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
50-) Febieyyi hadiysin ba`dehû yu`minun;
50-) Artık Ondan (Kurân`ın verdiği bu büyük haberden) sonra hangi söze iman ederler?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir